23 Ocak 2013 Çarşamba

Mutsuzluktan ölme diye bişey varsa ilk ben ölücem belli oldu

          Mutsuzluktan öldüğüm günlerdeyiz. Derdimi anlatacak kimse bulamadığım zamanlar. Çareyi ağlamakta bulmam falan nasıl başlasam nasıl anlatsam da rahatlasam?
          Hiç kimsenin bilmediği tarafımda bu işte. Normalde hiç bir şeye üzülmeyen, hep mutlu, hiç bir şeyi kafasına takmayan biri gibiyim ama içimde olanlar, dışıma vuramadıklarım. O kadar fazla ki bazen dayanılmaz oluyorum. Neyse ufaktan ufaktan başlayayım ben.
         Hayatımda yaşadığım en güzel yaz tatillerinden birini geçirdim. Sevgilim vardı. Hep yanımda olacağına inandığım kişilerdendi. Her konuda bana destek olurdu. Mutlu ederdi. Belki ben onu, onun beni sevdiği kadar sevmezdim ama işte bağlanmıştım çok. Bırakacağı aklımın ucuna bile gelmezdi. O kadar mutluydum ki hiç birşey moralimi bozmuyordu. İlk defa bi erkek beni böyle mutlu ediyordu, bu kadar seviyordu. Babamdan görmediğim sevgiyi, şevkati ondan görmüştüm. Gören herkes "Ayy çok tatlısınıız!" derdi falan. Bi kere kavga ettik, gecenin bi yarısı kapının önüne gelmişti. Ağustos, eylül, ekim derken bir sabah yine "günaydın" mesajıyla uyandırdı beni. Kalkıp okula gittim. Uzun süre mesaj atmadı. Yaklaşık 3-4 saat kadar. Okuldadır telefonuna bakamamıştır diye düşündüm. Sonra baktım mesaj gelmiş. Açtım mesajı. "Ben ayrılmak istiyorum" yazıyordu. Şaka yapıyor sandım. Ciddiyetinde değilim hala. "Ne alaka be" yazdım, gönderdim. Cevap gelmedi. O gün akşam dershane vardı. Acaba kötü bişey mi yaptım diye de deli gibi düşünüyorum. Okullar başladığından beri genellikle ben dershaneden çıktığımda ona haber veriyordum, öyle görüşüyorduk. Mesaj attım ben yine. Cevap vermedi sonra dershaneden çıktığımda mesaj attım. "Dershaneden çıktım ben gel istersen konuşalım bi" diye. Yine cevap yok. Ben anladım tabi.
          Ama bana koyan sebep belirtmeden ayrılmasıydı. Yine mesaj attım, belki cevap verir diye... "Hepiniz aynı anda gitmek zorunda mıydınız?" yazdım, gönderdim. Cevap yok yine. Ağlamıyorum ama tuhaf bi şekilde. Onunla hep yürüdüğümüz yollardan geçtim. Mal mal bakınıyorum. Evlerimizde o kadar yakın ki. Eve geldim. Annem suratımı görünce sordu tabi "Ne oldu?" diye. "Başım ağrıyor biraz" dedim. Odama geçtim, ablam geldi. "Sana bir şey olmuş, anlat" dedi. "Ben nasıl ağlıyorum, anlattım herşeyi. Hayatımda ilk defa bi erkeği kaybettiğim için ağladım. Babamdan hep nefret ettim, o yüzden onu kaybetsem de hiç ağlamam. Neyse. Ablam da ağlamaya başladı. "Ara benden" dedi. "Tamam" dedim ama hala ağlıyorum. Yerler sümüklü mendillerimle doldu. Aradım, açtı. Ama alo bile demedi. Sadece dinledi. Nefesini hissediyorum ama konuşmadı. Bağırdım, "Cevap versene gerizekalı, of!" dedim. Kapattım telefonu sonra.
         Daha bitmemişti tabi. Bundan sonra oldu herşey. Gün geçtikçe daha da üzdü beni. Daha çok üzüldüm.......